makam müziği
- Müzik sesler ile yapılan bir sanat dalıdır.
- Bir kök frekansa bağlı, genelde belirli doğal armonikleri içeren ses sistemleri müziğin temel malzemesidir.
- Ses kaynakları, başta insan sesi olmak üzere, insan sesine öykünerek imal edilmiş çeşitli çalgılardır (ney, ut, tanbur, keman vb; ve tabi bir ölçüde bu seslere uyum sağlayıp yol ve yürüyüş gösteren vurmalı sazlar).
- Makam müziğinde, işitilen ses bandının (20-20000 Hz) yaklaşık 80-2500 Hz’lik bir bölümü kullanılmaktadır.
- Bu bant içinde, belirli bir ahenkte, örneğin Bolahenk akordunda elverişli bütün doğal armoniklerin yanı sıra, bilinen diğer bütün sistemlere ait (Pisagor; Pitolemy; Zarlino vb) manidar seslerde makam müziğinin malzemesidir, kullanılabilmektedir.
- Makam müziği esasen, bu sesler vasıtası ile elde edilen, ses aralıklarını değerlendiren bir müzik türüdür.
- Çeşniler, bize belirli ses aralıklarını temin eden, genelde 3; 4; 5; 6’lı ses guruplar olmakla beraber, bazı durumlarda ikili veya yedili tabir edilen guruplarla da değerlendirilebilmektedir.
- Çeşnilerin tertibinde, kullanılan seslerin, kök frekansla tam uyumlu olması, kök frekansa oranının küçük rakamlarla ifade edilebilir olması aranır.Haliyle her çeşninin farklı bir aralık dizisine sahip olması gereği de kaçınılmazdır.
- Makam dizileri (skalaları) bu çeşnilerin, belirli disiplinler altında birleştirilmesi ile gerçekleştirilmektedir. Makamın karar sesi; inici veya çıkıcı olması; eserde gerçekleşebilecek geçkiler; gibi unsurlar, bu disiplinlerden bazılarıdır.
- Makam dizilerini meydana getiren çeşnilerin, birlikte çalışmaları, etkileşimleri de, tertip olunan makamın çatısı işleyişi ile uyumlu olmak durumundadır.
- Makam müziğinde uyumluluk (mülayemet) esastır.
- Makam müziğinde, diziler bir sekizli içinde kalabildikleri gibi, iki oktavlık bir bölgeyi de kapsayabilirler; diğer bir deyişle, makam müziğinde oktav özdeşliği şart değildir.
- Makam müziğinde, eser dizinin her hangi bir sesinden başlamakta serbesttir; ancak bitimi karar sesinde yapmak esastır.
- Makam müziğinde karar sesi; makamın çatısını, işleyişini belirler. O ahenkteki kök frekansı ve bu frekansa ait sesi, dolayısı ile “aralık dizilişini”, makam dizisine bağlayan noktadır.
- Karar sesleri, Bolahenk akorta, esas olarak, yegah, hüseyni aşiran, acem aşiran, ırak, rast, dügah, segah, ve buseliktir. Bu seslerin bir kısmı ana sesler olarak bilinip, ilk beş, doğal armonik ile belirlenmiştir; buselik Pisagor majör altılı (27/16); acem aşiran Pisagor minor üçlü (32/27); hüseyni aşiran sesi de yegah kök frekansının, dügah’tan olma sevgili torunudur! Makamlarda en fazla dügah sesi karar sesi olarak tercih edilegelmiştir, ikinci sırayı rast sesi almaktadır. Haliyle makam müziğinde dörtlü ve beşli çeşniler ağırlıktadır.
- Çeşni guruplarını, dolayısı ile makam dizilerini meydan getiren sesler, ana ve ara sesler olarak nitelenen seslerden oluşur. Ancak makam müziğinin anlaşılması bakımından çok önemli bir hususa dikkat etmek gerekir. Ara sesler, genelde daha büyük sayılar ile teşkil edilebilen oranlara sahip doğal armoniklerdir; örneğin 12/11, 25/23, 27/16, 256/243 olup kendine has seslerdir; asla diyez veya bemol yardımı ile ana seslere izafe edilemeyecek kadar önemli ve karakteristik olup, makam müziğinin işleyişinde de, gene önemli işler üstlenmektedirler.
- Makam müziği, müzik bandındaki bütün manidar ses aralıklarını kullanma eğilimindedir. Bir oktavlık bir bant genişliğinde yaklaşık 100 civarında manidar ses kullanabilme imkanı olduğuna, ve makam müziği dizilerinin iki oktavlık bir banda yayılabildiğini göz önüne alırsak:, makam müziği bestekarının, en kaba hesapla, en az 120 civarında seçmelik sese sahip olduğunu düşünebiliriz. 1840’lı yıllarda 600 civarında makam vaz’edilmiş olmasının sebebi de, belki bu ses zenginliği idi. Atalarımız bu zenginliği gönüllerince değerlendirmiş olmalılar. Ancak makam müziğinde uyumluluk (mülayemet) esastır.
- Makam müziğinde uyumluluk (mülayemet) kıstasına gelince: Makam müziğinde, bir makama ait eserin, farklı ahenklerde (akortlarda) icra edilmesi, makamın özellikleri ve etkisi bakımından önemsenecek bir fark yaratmaz; zira makamın sesleri baştan sona, o akorda bağlı olarak yeniden hesap edilerek ayarlanmış olmaktadır. Bu husus makam müziğinin çok önemli bir özelliğini ortaya koymaktadır. Şöyle ki: Makam müziği, seslerin frekanslarından ziyade, sesler arasındaki frekans oranlarına göre, yani ses aralıkları üzerinde yapılanmakta ve buna çok titizlikle bağlı kalmaktadır. Bu ses aralıkları ile çeşniler gruplandırılmakta, çeşniler değişik şekillerde bağdaştırılarak makam dizileri (skalaları) elde edilmekte, karar sesi vasıtası ile Bolahenk akortta yegah, hüseyni aşiran, ırak, rast, dügah, segah … dizilişindeki yerine bağlanmaktadır. Ve bütün bu zincir tam bir uyumluluk içinde, tabir caizse “şıkır şıkır” işler durumda olmalıdır. Bu işin hesabı, zor bir hesaptır. Makam müziğinin diğer parametrelerini de (bakınız “Bakış Açısı” makamlara giden yol) işin içine katınca, günümüzde bile bilimin sınırlarını zorlayan bir karmaşım karşısında buluruz kendimizi. Bu kertede, amprik metodlar, tahminli deneme şablonları ve deneyim birikimi, en geçerli yöntem olarak gözükmektedir.
- Ancak, dinleyici olarak pozisyonu aldığımızda, şaşırtıcı, şayanı hayret bir gerçek var ki, şuur altımız bütün bu hesapları saniyeler içinde halletmekte ve gerekli biyolojik sinyalizasyonu, ve hormonal düzenlemeyi yaparak, bedenimizde, ruhumuzda ve gönlümüzde hoşluklar yaratabilmekte, bizi beğeni moduna sokabilmekte, yapılan müziğin insani değerler bakımından kayda değer olduğuna dikkat çekmekte; yada tereddütler içinde kalıp kuşku ile yaklaşmakta, bazen de burun kıvırıp sırtını dönebilmektedir. (Şuur altımızın bugünkü bilim ve teknolojik yetimizin uzak ara ötesinde olduğu besbelli. Zamanı durduruyor sanki!). Ve bestekarlığın, yaratıcılığın en alt sınırda buradan başlıyor olmalı!
- Makam müziğinde, dizi (skala) ve karar sesi, belirli bir makamın oluşması için elbette yeterli değildir; böylece bir gurup makamlar için, hareket sahası belirlenmiş olmaktadır . Aynı dizi ve karar sesini kullanan pek çok, farklı makam vardır. Seyir, asma karar noktaları, alt ve üst bölge çeşnileri, alt üst genişleme ve süslemeleri, geçki gibi özellikler; makamları tamamen farklı karakterlere bürünmelerine, veya yakınlaştırarak bir aile oluşturmalarına neden olabilmektedir.
- İşitme sistemimizde, bir makamda frekans bakımından tırmanan melodiler ile, inişe geçen melodiler arasında, farklı aralıkları tercih etme temayülü vardır; yani çıkış ve iniş dizileri bilhassa ara seslerde farklı olabilmektedir. Pratikte seslerin cazibesi şeklinde algılanan bu olgu, diğer doğa olaylarında da sıklıkla rastlanılan içsel ve doğal bir davranış tarzıdır. Örneğin elektromanyetik sistemlerde biz bunu doyum eğrisi (Satürasyon, Histerisiz döngüsü) olarak betimliyoruz.
- Makamların seyiri bakımından da önemli etkisi olan bu özellik bilhassa karar giderken kendini belli etmekte; makamlar seyirlerinden sonra kürdi; buselik; ve uşşak çeşnileri ile karar ettirilebilmektedir, Muhayyer kürdi; Şehnaz buselik; Saba aşiran gibi.
- Makam müziğinde sıklıkla içine düşülen bir yanlışlık (yada tuzak) şed makam ve aktarım (transpozisyon) şaşırtmacasıdır. Bilindiği üzere makam müziği Bolahenk akordun doğal armoniklerden kurulu ses dizimine konuşlandırılmaktadır (yerinde kavramı) ve eserler buna göre nota yazımına alınarak kayıt edilmektedir. Ancak yine bilindiğine göre, eserlerin icrası bilhassa sözlü müzikte, hanendenin ses vüsatine göre, genelde 1 ses; 2 ses; 4 ses; ve 5 ses (süpürde, yıldız, kız ney ve mansur ) vb olmak üzere değişik 12 akorttan icra edile bilmektedir. Bolahenk akortta bulunan bütün sesler, süpürde veya yıldız, her ne akkorda geçilecek ise, komple al baştan yeniden hesap edilecek, ve eser bu yeni seslere uygun olarak icra edilecektir. Hanende bu seslere eğitimli ve alışık olduğu için (zaten bu talepte ondan gelmektedir) seve seve bu yeni akorttan, makamı ve eseri falso yapmadan yorumlayacaktır. Bu arada olan, sazendelere olmaktadır; ya çalgılarını yeni akorda ayarlayacaklar; veya bunun yerini tutacak başka metotlara başvuracaklardır. Henüz, makam müziğinin her akortta rahatça icra edilebileceği bir çalgının icat edilememiş olması, bu sıkıntının bir süre daha çekileceğini işaret etmektedir. Bu arada bazı müzikologlar, bir makamın başka bir sese yani ahenge göçürülmesi ile başka bir makama dönüşebileceği yanılgısına kapılarak, “Şed makam” müessesesini icat etmişlerdir! Hal böyle olsaydı, makamları, o ahenkten o ahenge, göçüre göçüre onlarca, yüzlerce makam buluşu gerçekleştirir, rahat ederdik! Aktarım (transpozisyon) olayına gelince; makam müziğinin sesleri doğal armoniklerden elde edilmektedir; ve yaklaşık iki oktava yayılan dizilerde, bestekarın elinin altında 120’e yakın ses ve çeşnilerde kullanılabilir, en az 12 civarında farklı ses aralığının olabileceğini düşünürsek; makam müziğinde nota yazımı suretiyle her ses üzerinden aktarım yazıp-okuyabilmek; anlamsız ve beyhude bir çaba olacaktır. Yok eğer biraz tampere, biraz aralık sayısını azaltmak gibi yaklaşımlar içinde olacaksanız, o kadar çabaya ne hacet (12tET) sistemi bulunmuş durumda! Makam müziğinde nota yazım bir ahenk üzerinden olur; ve aktarım “Ahenk” sistemi ile yapılır; en işlek yolu budur. Taksim mekanizması da bu sistemi destekleyen bir unsurdur.
- Taksim (eskilerin “nehavt eyleme” dedikleri olgu) bir bakıma, makam müziğinde icra edilecek makamın seslerine, seyrine, hanenende, sazende ve dinleyicilerden kurulu topluluğu ısındırma, şuur altlarında yukarıda bahsi geçen hesap-kitabın yapılmasına fırsat yaratmak için geliştirilmiş bir eylemdir; zira icra edilecek eserin ilk bölümleri ziyan edilmiş tam algılanmamış olabilecektir. Bir bakma eserin o ahenkte “meşki” sıcağı sıcağına yapılmış gibidir. Taksimler, amaca yönelik olarak açış, geçiş, fihrist, sorulu-cevaplı şekilleri olduğu gibi sözlü veya sazlı olarak yapılabilmektedir. Fihrist taksimler, makamlarda kullanılan geçkilerden yararlanarak, makamlar arası geçişler için bir yol gösterici durumundadırlar.
- Makam müziğimizin, son dönemde tedris edilen kuramı, teori-pratik uyuşmazlığı yönünden pek çok eleştiri almaktadır. Evvelemirde, doğal armonikler ile elde edilen sesler ve meydana gelen aralıklar, Cent yerine, koma tabir edilen bir ölçü ile değerlendirilerek, küçük sapmaların birikmesine; ara seslerin, özensizce tertip edilmiş arıza işaretleri (diyez-bemol benzeri) ile ana seslere bağlanması da, yapılan makam analizlerinde tutarsızlıklara neden olmaktadır. O bölgede hesaba göre bulunması gereken doğal seslerin yerinde yeller esmesi; bunun yanı sıra, nota yazım sisteminin de, ihdas edilen kurama ayrıca köstek olması, musiki erbabını notadan da, kuramdan da soğutmaktadır. Sözle tarif edilen makam analiz ve özellikleri, nota yazımı üzerinde sembolik olarak gösterilememekte, kuram muallakta kalmaktadır. İyimserlik ile bu kuramı savunmaya çalışan müzikologlar bile, sık sık, isyan ile, itirafta bulunup, günah çıkartma zorunda kalmaktadırlar. Bir zamanın batılılaşma rüzgarlarını arkaya alanlar, batı müziğinde kullanılan prosedürlerin, makam müziğinde de işleyeceğini zannetmişler… Olmamış. O’nun narin yapısı incinmiş, beti benzi solup tanınmaz hale gelmiş, derinlikleri sığlaşmış, sivri sinekler dadanır olmuştur.
- Eskiye, makam müziğinin zirve yaptığı 1840’lı yıllara baktığımızda, şunu görürüz: bugün sahip olduğumuz elektro-akustik ses ve kayıt sistemlerinin hiç biri yoktu. Bu tür müziği bütün teferruatı ile yazılıp-okunabileceği, bilimsel analizlere mehaz olacak, uygun bin nota yazım sistemi yoktu. Bu tür müziği, her ahenkte rahatlıkla icra edilebilecekleri müzik aletleri yoktu. Fourier, Laplace, Lagrange gibi bilim adamlarının dalga analiz metot ve teknikleri yaygın olarak bilinmiyordu. Einstein yoktu, kuantum teorileri, Kolmogorov önerileri, işletimsel araştırma sistemleri, bilgisayarlar, yoktu yoktu yoktu! Gene bugün ki gibi, genç yeteneklere nadiren rastlanıyordu. Peki nasıl olmuştu da, makam müziğini, bugün bile bakıp bakıp şaşıp kaldığımız o ihtişamlı, mümbit devrine ulaştırmışlardı!? Nasıl oluyor da yarattıkları eserler, o kadar tozun toprağın arasında bugün bile pırıl pırıl parlayabiliyorlar!?
- Muhtemel sebepleri şöyle sıralayabiliriz: 1. Müzik eğitimi sürekliydi ve serbestti; 2. O şartlar altında, insan sesinin önemini çok iyi kavramışlar, memleketin her yöresinden genç yeteneklere titizlikle sahip çıkıp, zamanın müzik okulları sayılabilecek Mevlevihane , dergah, tekke, zaviye gibi mahfillerde, disiplinli bir şekilde eğitip, yetiştirmişler; sivrilen öğrenciler Enderun’a gönderilerek devlet güvencesi altına alınmış; zamanın yetişmiş ergin üstatlarınca üst seviyede eğitilip yönlendirilmişlerdi. 3. Kayıt sistemleri yoktu, “Zakirlik” sistemini icat ettiler. Musiki ezberi çok güçlü müzisiyenleri zakir olarak yetiştirdiler, birikimi, repertuarı özenle korudular (o devirlerde 10 000 civarında eseri ezeberinde tutabilenn zakirler vardı). 4. Kuramları yok deniyordu “Teamülleri” vardı. 5. Teknolojik nota yazım sistemi yoktu, “Meşk” sistemini icat ettiler. Birikim nesilden nesile canlı olarak aktarılıyordu (sürekli canlı yayında idiler ve başka çareleri yoktu). Sınırsız bir özveri gerektiren, müthiş bir çaba harcanıyordu. Feda olsundu ! Çünkü onlar, makam müziğinin hayat veren iksirini tatmışlardı. Tadı damaklara, manası dimağlara, şifası ruhlara, safası gönüllere idi… Değerdi, gelinen nokta muhteşemdi !
-
Kuram Önerisi:
-
Makam müziğimizin geleneksel teamülüne ve işleyiş tarzına paralel olarak; ve son dönemde tedris edilen kuramdan da yararlanarak ancak yanıltıcı kurallarından sakınarak belirlediğim, basit, işlek bir önermeler zinciri geliştirdim. Makam müziğimizde kuruluşunda karşılaşacak soruların cevabının, bu kurallardan biri; bir kaçı; veya biri birleri ile çalıştırılarak çıkartılacak alt kurallarla cevaplanabilmesini hedefledim. Umarım daha yetkin kuramlar için bir başlangıç olur.
ÖNERİ:
- Müzik bir sanat dalıdır; sesler ile yapılır; doğal ses sistemi gibi, ucu açık, sınırı olmayan bir alemdir. Şifresi: Yetenek, eğitim, özgüven, yaratıcılık, ve hiç bitmek bilmeyen, özverili bir çabadır; ve bilinen bütün kainat sanatın malzemesidir.
- Makam müziği, seslerin sağladığı ses aralıkları üzerine yapılanmıştır.
- Bu ses aralıkları, genelde bir kök frekansa bağlı doğal armonikler vasıtası ile elde edilmiş 2,3,4,5,6,7’li ve sekizli tabir edilen ses guruplarından elde edilmektedir; ancak bu gurupların küçüğü, büyüğü, bazı özel isim almış değişik tipleri vardır; çok dikkat gerektiren bir özelliktir.
- Makam müziğin ana sesleri (oktavda): Yegah (1/1); Hüseyni aşiran (9/8); Irak (5/4); Rast (4/3); Dügah (3/2); Segah (5/3); Hicaz (15/8); ve Neva (2/1)’dir. Bu seslerin ses aralıkları T=9/8; t=10/9; s=16/15 olmak üzere dizilişi: T-t-s-T-t-T-s şeklindedir. Ana sesler, görüldüğü gibi küçük sayılı oranlarla ifade edilebilmektedir.
- Makam müziğinin önemli bir unsuru olan, “Karar” sesleri genelde bu ana seslerden seçilir. Karar sesi olarak en fazla “Dügah” sesi tercih edilmektedir, sonra rast, daha sonra diğerleri gelmektedir, en az tercih edilen, musikimizde ara ses olarak kullanılan buselik sesidir.
- Makam müziğimizin ara sesleri, genelde, kök frekansın, daha büyük sayılar ile ifade edilen, doğal armoniklerinden seçilirler. Makam müziğimizin kök frekansı Bolahenk olarak anılan “Ney” enstrümanın yegah sesi ile belirlenmektedir. Ara sesler örneğin: 12/11, 25/23, 27/16, 256/243 gibi oranlarda olabilirler. Bu seslerden sıkça kullanılanlar, ana sesler gibi isim alabilmekte, hatta yapısında kritik rol oynadıkları makamlara isim verebilmektedirler; acem aşiran, uşşak vb.
- Makam müziğimizde, ara sesler, diyez bemol gibi işaretler kullanılarak ana seslere izafe edilemezler, özerk ve kendilerine hastırlar. Kullanılan her ara sese de bir isim verilmemiştir. Makam müziğinde isimler, kritik “oranlara” verilmektedir. Gök yüzündeki yıldızlar gibi, makamlar arasında bir nevi navigasyon amaçlıdır, yabancıya karmaşık gelebilir.
- Makam müziğimizin, önemli bir diğer unsuru makamların kolon ve kirişlerini oluşturan, çeşnilerdir (eskilerin cins tabir ettikleri). Çeşniler genelde 2, 3, 4 ses aralığı içeren 3’lü, 4’lü, ve 5’lilerdir; ancak 2’li ve 7’li parçalarda, teorik incelemelerde değerlendirilmektedir.
- Çeşniler biri birileri ile bağdaştırılarak, makam dizileri (skalaları) elde edilir. Makam dizilerin bir sekizli içinde kalacakları gibi, iki oktavlık bir alanıda kapsayabilirler. Haliyle dizilerde oktav özdeşliği aranmaz. Aynı ses dizisini kullanan, farklı makamlar olabilir. Genelde çıkış ve iniş dizileri bir miktar farklılık gösterebilmektedir. Diziler makamların belirlenmesi için yeterli olamazlar, makamlar için “Seyir” (gezinme) alanı sağlarlar.
- Makam müziğimizde, seyir gene önemli bir unsurdur, inici, çıkıcı ve inici-çıkıcı olabilmektedir. Bu husus işitme sistemimizin bir özelliğinin yanı sıra, makamı teşkil eden çeşnilerin bir birilerini etkileyişinden de kaynaklanmaktadır.
- Makam dizilerinin alt üst genişleme çeşnileri, asma karar, geçici karar noktaları, ve yapılan geçkiler makamları belirleyen, onlara kişilik kazandıran öğelerdir.
- Tabi, makam müziğinin bir de usul yönü vardır. Makam müziğinde usulün, melodik ritmin ötesinde, musiki formlarının yürüyüşünü üstlenen, belirleyen bir katkısı vardır; zira belirli formlardaki eserlerde, geleneğe uyularak belirli usuller kullanılmaktadır. Şöyle bir andırtma yapabiliriz: “Modacı yaratır, terzi diker, manken taşır”. Usulü düzgün tutturmak önemlidir. Mevlevi ayinlerinde, mutribanın başkanı kudumzenlerdir.
- Bütün bunların yanında, makam müziğinde münaferet muhtemel, ancak mülayemet esastır.
- Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi: Yegah, Hüseyni aşiran, Irak, Rast, Dügah, Segah, Hicaz, Neva dizisinde aralıklar 9/8, 10/9, 16/15, 9/8, 10/9, 9/8, 16/15 şeklinde, yani T-t-s-T-t-T-s şeklinde sıralanmaktadır. Makamın, karar sesine, dizisine (seçilen ana ve ara seslerine göre) ve seyir şekline göre farklı kalıplar elde edileceği aşikardır. Makam müziğinde bu kalıpların, 2, 3, 4, 5, 6, 7’li guruplar halinde katogorize edilmiş “Çeşniler” vasıtası ile düzenlendiğini biliyoruz. Dizilerin genelde 4, ve 5’li guruplardan temin edilmesi tercih edilmektedir. Ancak bu husus, çeşnileri meydana getiren seslerin, bir temel sesle başlayıp, illa, aşağı veya yukarı, tam dörtlü veya beşliler ile gidilerek elde edileceği anlamına gelmez. Böylesi bir durumda, 12/11, 13/12, 15/14 vb gibi seslerin elde edilemeyeceği; dolayısı ile pratikte kurulan pek çok makamın, anlaşılması ve işletilmesinde önemli zorlukların zuhur edeceği kaçınılmazdır
- Çeşnileri meydana getiren seslerin, esas olarak, doğal armoniklerden seçilerek, makam müziğimizin bu yönde yapılandırılması, akılcı, güvenli, ve kalıcı bir sistem elde etmemize olanak sağlayacaktır.
- Makam müziğinde kullanılan seslerin çoğalması, dolayısı ile “ses aralığı” seçeneklerinin artması, çeşni kalıplarının çoğalıp, daha esnek ve renkli bir yapıya sahip olması; bestekarların da çalışma sahasını genişletip rahatlatacak; eser kalitesini ve üretimini olumlu yönde etkileyecektir.
- İlk bakışta çok fazla ses, çeşni, dizi kullanılmasının karmaşaya sebep olabileceği düşünülse de, arayış ve yaratma ortamında (modunda) olan bestekar gurubunun zihninde, bu sesler bizatihi mevcut olmak lazım gelir. Bu yönde önemli bir zorluk çıkmayacağı besbellidir. Hanende gurubuna gelince, bu sesler onların hançerelerinde durup durmaktadır, küçük yaşlardan itibaren disiplinli bir şekilde eğitilip, müziğimizin seslerine alıştırılmalı, eserlerin ruhuna uygun bir şekilde icra edebilmeleri için elden gelen her türlü yatırım yapılmalıdır (makam müziğinin en önemli takıntısının iyi eğitilmiş, uygun ve kaliteli bir ses olduğunu daha önce belirtmiştik). Sazende gurubu ise, bu işte en zor durumda kalacak sanatkar gurubudur. Makam müziği eserlerinin seslerini, istenilen ahenkte, her an dile getirebilecek bir çalgı (müzik aleti) henüz icat edilmemiş olması, ister istemez bu gurubu daha pratik ve kolay icra edilebilecek eserlere doğru yönlendirmekte, itmektedir. Ancak teknolojide kaydedilen gelişmeler çok yakın gelecekte, makam müziğinin çalgısının da yapılabileceğini göstermektedir. (bakınız MüzikBaz bölümü) Sazende gurubunun, makam müziğinde çok daha önemli yerlere geleceğini göreceğiz.
- Diğer önemli bir husus bu kadar çok sesle yapılacak bir eserin nasıl yazılıp okunacağıdır. Mevcut nota yazım sistemi hali hazırda kullanılan seslere destek değil köstek olurken! IIIS yeni nota yazım sistemi: iki oktavlık bir müzik bandında,değişik makamlarda, 12 den fazla farklı aralığa, yaklaşık 120 seslik bir ses yelpazesine sahip olabilecek bütün eserleri, rahatlıkla, en ince detayına kadar yazılıp okunmasını sağlayan bir tekniğe sahiptir. Ayrıca öğrenmesi ve kullanması son derece basit olup, zihni yormayan, ne dediği kolayca anlaşılan, sadık, tabiri caizse insana dost bir nota yazım sistemidir. (ileride yapacağımız makam analizlerinde kendini gösterecektir).
Makam Müziğini oluşturan öğeler ve Makam Analizleri:
Daha önceki bahislerde, makam müziğinde, bir sekizlide (oktavda) 120 civarında ses, en az 12 ses aralığı olacağını, buna göre çeşnilerin makam dizilerinin yeniden düzenlenebileceğini belirtmiştik. Ancak bu husus, makam müziğinin bugünden yarına, hemen bu kadar çok ses ve aralık ile uygulanabileceği anlamına gelmez şüphesiz.
Yeni sesler, ses aralıkları, çeşniler, ve buna bağlı diğer unsurların kullanımı, zaman içinde bestekarlar tarafından değerlendirilip, mevcut makamlarda yenilikler; buna bağlı yeni eserler, ve hatta yeni makamlar yeni besteler ile dinleyici kitlesinin, keza müzik erbabının beğeni ve alışkanlığının kazanılması neticesinde, güçlenip genişleyen repertuar ile, makam müziğimizin gelişip zenginleşeceği anlamındadır. Gene, gerekirse, ve imkan varsa, mevcutların yenilenmesi (resterasyonu) olanağını, sağlayacağı anlamındadır.
Peki bu iş yapılmıyor muydu !? Elbette yapılıyordu; ancak teknik imkansızlıklar nedeniyle (kayıt, notaya alma, yapay ses kaynakları, ses teknolojileri, iletişim vb nedenlerle yaygınlaşıp dinleyicisine ulaştırılamaması) yaratılan eserler zaman içinde hasar görüyor, unutuluyor, yada kaybolup gidiyordu; uygulanan sanatsal ve teknik unsurlarda birlikte yok oluyordu. 1800’lü yıllarda var olduğu zikredilen makamların, yarısından fazlası için, bu gün tek bir örnek bile bulunamamaktadır. Bütün bunların yanı sıra, Zakir’lerin binlerce eseri ezberlemek zorunda kalışı; meşk sistemindeki subjektif yorumlar ve ani kopukluklar nedeniyle: Zamanında kullanılmış pek çok sesin ve buna bağlı çeşitlemelerin (variyasyonların); hassas aralık dokusunun; sarf edilen kaliteli ve sanatsal emeğin, dinleyicisine, yeterince ulaştırılıp, duyurulamadan, hazmettirilemeden, göz göre göre ziyan olduğu da aşikardır.
Yukarıda sıralamaya çalıştığımız kısıtlayıcı, olumsuz etmenlerin neden olduğu zorlama ile, geçtiğimiz yüz yılın başlarında, sadeleştirilmeye çalışılan, makam müziği ses sistematiği, haliyle bazı sesleri sistem dışı bırakmıştır. Bu seslere bağlı aralıklar, çeşniler, makam dizileri, tabir caizse bir nevi törpülenmeye (temperizasyona) uğrayıp, sistemin özü yavanlaşıp sıradanlaşma yönüne itelenmiş; makam teknolojisinin nazenin dokusu zarar görmüş ve maalesef kapsama alanı da giderek daralmıştır.
Bugün, müzik kayıt sistemleri; ses kaynakları; nota yazım sistemi ( IIIS yeni nota yazım sistemi ); ses teknolojileri; iletişim sistemleri ( internet, sosyal medya ağları ); makam müziğinin akademik eğitimi, araştırma geliştirme olanakları; makam müziğine dört elle sarılma zamanının çoktan geldiğine işaret etmektedir; hele hele bütün dünyada, bu tür müziğe ilginin yoğunlaştığı yüz yılımızda, bir dünya mirası olan makam müziğimizin, hak ettiği konum, asla bugünkü yeri olmamalıdır.
Burada makamları oluşturan öğeleri yakından inceleyerek, aslında bilinen olgulara, adım adım küçük açılarlada olsa, farklı yönlerden bakarak; basit, ancak öze dayalı, daha nedensel, daha kolay anlaşılır kural ve yöntemler önerip, biriktirerek, iş gören, işlek bir makam sistematiği oluşturmaya çalışacağız. Böyle bir sanat dalında, psikolojik, fizyolojik, sosyolojik vb unsurların getireceği teknik baskılar, konuyu kurutup fizik, matematik, kimya ortamına sürükleyeceği düşünülebilir; ancak bütün bu teknik mekanizmanın üzerine “kadife eldiveni” giydirecek olanlar sanatçılarımızdır. Onlara, hammadde; ekipman; yöntem; önerileri sağlayabilirsek ne mutlu!
Evvel emirde, makam müziği, bilimsel bir olgu ise, mutlaka, onu layıkıyla, bihakkın yazabilen (pratik söylem ile “notaya alabilen”) bir yazım sistemi olmalıdır. Burada III S nota yazım sistemi kullanacaktır.
Makam müziği, seslerin meydana getirdiği aralıkları organize eder (çeşniler); sonra bunları bağdaştırıp birleştirerek makam dizilerini oluşturur. Ancak bu aralıklar doğal armoniklerden teşekkül eden sesler ile tarif edilebilirse, makam dizileri daha işlek, daha işleyici olur. Aynı aralığın, müzik bandının her yerinde uygun (kıdemli) sesler ile bulamayabiliriz! (O vakit ahenk değiştirmemiz gerekebilir!)
Bilfarz yegah-hüseyni arasındaki 12/11 sesi, dügah-segah arasında uygun bir yerden geçmeyebilir.
Yegah-tiz neva arasında, dügah bir tanedir; bir oktav tizi olan ses bu aralıkta olsa bile, o artık dügah sayılmaz, muhayyerdir. Nitekim eskiler de böyle söylemişler. (Maya takvimi gibi çarpıcı !)
Makam müziğinde, her eserin, en iyi bir “ahengi” olabileceği hususunu göz ardı etmemeliyiz; ancak makam müziğinin notaya alınması “Bolahenk” akordunda olur, bilahare uygun ahenkte (akortta) icra edilir.
Makam müziği eserlerinin notaya alınması, “Bolahenk” akordunda olur: Bu akortta kök frekans olarak “Yegah” sesi alınır (Yegah sesinin frekansı pratikte 220 Hz olarak kabul edilse de, bu konunun akademik düzeyde bir araştırıma konusu olduğu kanaatindeyim; ayrıca dinleyici kitlesinin tepkisini de içeren bir araştırma daha da gerçekçi olacaktır. Tanzimat döneminde ahenk mekanizmasını batı müziğinin normlarına uyum göstermesi amacı ile Mansur neyin Dügah sesini 440 Hz yapabilmek için boydan bir miktar törpülenerek kısaltıldığı yolunda duyumlar vardır!).
Bolahenk akortta yapılan kayıtın, değişik seslere (perdelere) göre yazılması, aktarılması, pratikte tercih edilmez. Bir oktav içinde,(bu asırda) en az 120 ayrı sesin bulunabileceği bu müzik ekolünde, bu tür bir aktarım işleminin, tutarlı bir anlamı da yoktur. Hele hele bir kök frekansa bağlı doğal armoniklerin, müzik bandındaki aralık yapısını da göz önüne alırsak bu iş tamamen abes ile iştigal olacaktır. Aktarım ( ki makam müziğinde, eserin ahengi, hanendenin ses vüsati gibi nedenlerle pek sık uygulanır) sadece “ahenk” değişikliği ile gerçekleştirilir. Örneğin, “süpürde”; “kız”; “mansur” vb ahenklere ait, Yegah sesinin frekansı esas alınarak (kök frekans), diğer sesler elde edilir. (Bu arada, her makam müziği eserin, kendine has bir “Ahengi” olabileceği gerçeğini de, bir vesile hatırlatmak gerekir).
Bütün ana ve ara sesler, genelde Yegah kök frekansının doğal armoniklerinden elde edilir; ve küçük tam sayılarla elde edilmiş oranlar ile ifade edilebilen sesler, tabiri caizse, kıdemli sesler olarak kabul görür ve tercih edilirler (ancak gene de bestekarın kullanabileceği seslere bir sınır çizmek söz konusu olamaz; yeter ki makam müziğinin dokusu ve nakşı içinde kalınabilsin ).
Bu durumda, bir oktav içinde ana sesleri, nominal olarak:
Yegah (1/1); Hüseyni aşiranı ( 9/8); Irak (5/4); Rast (4/3); Dügah (3/2); Segah (5/3); Hicaz (15/8); Neva (2/1) tercih etmek doğallık, işlevsellik ve uyumluluk bakımından, geçerli olacaktır. Nominal olarak diyoruz, çünkü, ahenk mekanizmasının yürütüldüğü bir sistemde kesin frekans değerleri yanıltıcı olur. Makam müziği, işlevsel ediminin (performansını) önemli bölümünü “yegah-neva-tiz neva” arasındaki iki oktavlık ses bandında sergiler; ve ahenk mekanizması ile yaklaşık üç oktavlık bir ses bandını kaplayabilir.
Şekil 1’i incelersek:
Birinci ayak kök frekans Yegah’tır (1.armonik).
İkinci önemli ayak Dügah’tır (3.armonik). 3. armoniğin Dügah-Muhayyer seslerinin, ses bandını ortaladığını görürüz. Makam müziği, Dügah-Muhayyer sesleri arasını, genelde orta bölge olarak kabul etmiş, önemli işlemlerini bu bölgede icra etme, alt ve üst bölgeleri de, genişleme bölgeleri olarak değerlendirme eğilimini yeğlemiştir.
Üçüncü önemli ayak Segahtır (5.armonik) Dügah-Muhayyer bölgesini ortalar.
Tam ortada Neva sesi vardır!
Düşündürücüdür; ürperticidir! İnsan oğlu nasıl olup da kendiliğinden; kulak ve ses yeteneği olarak bu bölgeye uyum gösterip evrilmiş, müzik sanatının en önemli ekolünü, getirip bu bölgeye inşa etmiştir! (Lütfen şekil.1’e tekrar bakınız)
Karar sesleri:
Makam dizilerinin karar seslerine bağlı olduğunu biliyoruz. Bu sesler:
Yegah (1/1), Hüseyni aşiranı (9/8), Irak (5/4), Rast (4/3), Dügah (3/2), Segah (5/3) ‘dir.
Ayrıca, Buselik (27/16), Nişabur (17/10) ve Çargah (16/9) (?) sesleri de seyrek olarak kullanılmıştır.
Esasen, bu karar seslerinin, çeşnilerin teşkili sırasında meydana, ön plana çıktığı besbellidir. Bunun en önemli nedeni, çeşninin aralık düzenlenmesi sırasında, ana dizideki aralık dizilişine uyum gösterebilme çabasıdır. Makam müziğinin “doğal armonik titizliği” buradan kaynaklanmaktadır. Makam müziğinde uyumluluk (mülayemet) aranır.
Çeşniler, bağlandıkları karar sesleri dışında; yarım karar, asma karar, veya dizinin her hangi bir sesine bağlandıkları vakit performans farkı (duyum, renk, lezzet farkı) gösterebilirler; ancak gene de asli görevleri, kendi yerlerindeki makamsal örgüyü oluşturmaktaki işlevleridir.
Bu ne demektir? Karar seslerinin bağlı olduğu ana dizide aralıkların kendine özgü bir dizilişi olduğunu yukarıda görmüştük; örneğin “T-t-s-T-t-T-s” aralık sıralı bir dizilişin karar sesine göre yapılandırılmış bir çeşninin, başkaca bir karar sesinde, hele hele her hangi bir başka sese bağlandığı zaman da aynı performansı göstereceğini düşünmek yanıltıcı olabilecektir.
Örneğin, “Neva’da uşşak”, “Çargah’da rast”, “Neva’da nikriz” gibi yapılacak analizler, ana dizinin ses aralıklarına ve o aralıkta elde edilmesine çalışılan seslerin, “küçük sayılı oranlarla belirlenmiş doğal armoniklerden elde edilme ilkesini” zorlayabilir. Yani, örneğin: Nikriz çeşnisinin seslerini dolayısı ile aralıklarını yerinde yani Rast’a bağlı olarak bulabiliriz de, Neva üzerinde aynı mükemmeliyette bulamayabiliriz. Bu zorlama bizi törpülenmiş (tampere ) seslere iterek, nikriz çeşnisinin o bölgede duyumunu, rengini, tadını bozabilir.
Her makam dizisinin aralık yapısına, ve bu aralıkları temin edebilecek doğal armoniklerin kalitesine, dolayısı ile her hangi bir çeşninin o bölgedeki kalitesine, dikkat etmek, özen göstermek gerekir; zira özensizce kullanılan sesler, güzel ve kaliteli bir makam müziği eseri olma yolundaki besteyi, sıradanlaştırıp, tatsız tuzsuz yavan bir “benzetmeye” dönüştürebilir.
Peki bu kadar şümullü bir ses sistemini, insanoğlu kolayca işletebilir mi!? Elbette hayır! En azından güzel bir ses, hassas bir kulak, müzikal yetenek, eğitim, yaratıcılık, çalışmak, çalışmak, çalışmak ve de çalışmak gereklidir. Peki bu kadar büyük bir emekle yaratılacak eserin sanatını, kalitesini, dinleyici kitlesi fark edip, takdir ile esere rağbet gösterebilir mi!? Elbette evet! Sıradan bir dinleyici bile (çan eğrisinin standart sapma limitleri içinde kalan her hangi bir kimse) bunu fark edecektir. İnsanoğlunun zihni bu ses hesabını hiç affetmez! Bazı eserlerin neden bir türlü "beğeni ile barışamadığını" bir düşünelim. Şüphesiz, bir eseri yaratabilmek ile, o eseri beğenebilmek olgusunun kodları, biri birinden farklıdır.
Müzik matematiktir derler! Bu kısmi bir tanımlama olabilir.
En kuru anlatımla: “Müzik, bir kök frekansa bağlı (Yegah) ,uyumlu,kıdemli ve sevimli ses frekans oranlarının, usulünce düzenlenmesi ile oluşan ürünün icrasından; hormonal dozaj sistemimizin etkilenerek, ruh ve bedenimizi belirli bir havaya sokması olaylarının tümüdür” şeklinde ifade edilebilir.
Matematik konusuna gelince Şekil:1’ de özet olarak verilen ses sistemini inceleyecek olursak; bir oktav içinde yer alan makam müziğinin ana seslerini ve birbirileri ile olan bağlantısını, Yegah sesi nirengi noktası olmak kaydı ile, aşağıda görüldüğü gibi ifade edebiliriz:
Üst sıra (kırmızı ile) seslerin Yegah’a göre oransal değerleri, alt sıra (kırmızı ile) bu seslerin sent değerlerini vermektedir. Sesler arasındaki oranlar mavi ile gösterilmiştir.
Müzik eserlerinin ses analizinde yaygın olarak sent sistemi kullanılmaktadır. Bu işlem, işitme sistemimiz ses frekans farklılıklarını logaritmik olarak algılamasına paralel olması nedeniyle tercih edilmekte; ses hesapları, toplama çıkarma işlemine indirgenerek kolaylık sağlanmaktadır.
Bir oktavlık ses aralığı 1200 sent olarak kabul edilerek:
İki ses arasındaki frekans oranı Sent olararak : Sent= A(ln F2/F1) verilmiştir. F2 > F1
Burada “ A “ değeri; A = ln2/1200 olarak ifade edilmiştir.
Literatürde, bir oktav içindeki bütün manidar, uyumlu, kıdemli ve de sevimli ses oranlarına ait sent değerleri, inceden inceye hesaplanarak, müzisiyenlerin kullanımına sunulmuştur. İnternet ortamında, konu ile ilgili geniş bilgiye kolaylıkla ulaşılmaktadır.
Örneğin:
Dügah’ın Yegah’a göre değeri ….. 701.955 sent;
Rast’ın Ygeah’a göre değeri … 498. 045 sent
Dügah’ın Rast’a göre değeri … 701.955 – 498.045 = 203. 910 sent; oransal olarak değeri ise 9/8 dir. Sent hesabı sayesinde aralıklar basit toplama çıkarma ile yapılmaktadır.
Burada dikkat edilecek husus seslerin belirli bir kök frekansa göre değerlendirilmesidir; yani Yegah sesine göre!
Aynı hesabı ses oranları üzerinden yapmak istersek: İki ses arasındaki farkı bulmak için “Bölme” işlemi; iki sesin toplam değerini bulmak için “Çarpma” işlemi yapılır. Şöyleki:
Dügah’ın değeri Yegah’a göre 3/2
Rast’ın değeri Yegah’a göre 4/3
Bu iki sesin farkını bulmak için (3/2) / (4/3) = 3/2 *3/4 = 9/8 yani 203.910 sent buluruz
Ses farkı oranların bölünmesi ile bulunur.
Dügah’ın üzerine Rast değeri kadar bir ses aralığı eklemek istersek:
701.955 + 498.045 = 1200.00 sent; yani Neva sesini elde ederiz oransal değeri 2/1 dir.
Seslerin toplam değerini oransal olarak bulmak istersek:
Yegah’a göre Dügah= 3/2 ; Rast=4/3 olduğuna göre
Dügah + Rast => 3/2 * 4/3 = 12/6 = 2/1 Neva sesinin değerini yani bir
oktav tiz sesi; yani 1200.00 sent’lik bir ses aralığı elde ederiz.
Görüldüğü gibi Sent hesabı, getirdiği kolaylık yanında sesin değerinin daha kolay algılanmasını sağlamaktadır. Başkaca bir örnek daha yapmak istersek:
Segah sesinden Hüseyni değerinde bir ses aralığı çıkartırsak:
884.358 – 203.91= 386.313 sent; 5/4 yani Yegah Irak arası oranında bir ses aralığı elde etmiş oluruz.
Bu basit hesap yöntemi ile; yukarıda Şekil:1’de özet olarak belirtilen doğal armonikleri, bunların ses sistemindeki yerlerini, istediğimiz ölçüde detaylandırıp; çeşnileri, makam dizilerini, bağlı oldukları karar seslerine (yerinden ) veya başkaca kullanıldıkları yerlere göre ses ve aralık yapısını hassasiyetle belirler, irdeler, çözümler; makamın, o ahenkte en uyumlu ve sevimli (!) hale nasıl gelebileceği yönünde karar çıkarımı yapabiliriz.
Daha öncede bahsi geçtiği gibi, insan zihni müzikal ses frekansı oran ve aralık hesaplarını büyük bir titizlik ve hassasiyetle ve de inanılmaz bir hızla yapmaktadır; hatta ve hatta icra edilen eserin seslerini dinleyerek, daha doğrusu bu seslere bakarak kök frekansın değerini hesaplar ve kullanılan seslerin bu kök frekansa olan uyumunu değerlendirir ki biz bunu “Ahenk “ mekanizması olarak tanımlıyoruz! Bolahenk; Şah; Mansur gibi. İnsan zihnin üzerine gidilirse, yani eğitilirse daha da duyarlı ve süratli çalışır; tabiri caizse hiç affetmez! Yanlışı kolay bulur. (Müzik öğretmenlerinin nasılda titiz ve acımasız olduklarını anımsayalım)
Tabi doğrusunu bulmak o kadar kolay değildir. Öğretmenlerin, falanca makamda şu sesi biraz pest , veya tiz basmak gerekir; falanca seyirde Uşşak çeşnisini fazlaca göstermeyiniz, yoksa makam farklı algılanabilir şeklindeki mülahazalarını, önermelerini, daha iyi değerlendirip özümseyebilmek için, en azından yukarda kısaca değindiğimiz hesapları kullanmak; zihnimizde, sağlam bir makam müziği sistematiği modeli oluşturmamız gerekir.
Ayrıca, diğer önemli bir konu; bu detaylı bilginin, nasıl yazıya döküleceği, nasıl bir müzik dili kullanılarak, ilgili ortama aktarılacağı meselesidir. Daha öncede her vesile ile tekrarladığımız gibi burada IIIS yeni nota yazım sistemi kullanılacaktır. Zira müzik kültürümüzün, bu denli hassas makam dokusunu ancak böyle modern, analitik, esnek ve kapsamlı bin nota yazım sistemi ile, net ve kesin olarak ifade edebilir; sarih, modern, güçlü bir makam müziği sistematiği, ve onun eğitim sisteminin oluşmasını gerçekleştirebiliriz. Makam müziğini, şahısların: Hafıza, algılama alışkanlığı, ve kırılganlığından vareste kılabiliriz.
-
Bu noktada, makam analizleri sırasında verilen örneklerde kullanılan seslerin isim ve özellikleri aşağıda sunulmuştur. Listede bulunan ses isimleri konusunda, hali hazırda makam müziği teorisinde yaygın olarak kullanılan ses isimlerine sadık kalınmaya çalışılmıştır. Adı geçen seslerin, Yegah kök frekansına göre frekans oranları ve bu oranlara ait Sent değerleri; yine bu seslere ait kodlar verilmiştir. Bu liste makam analiz tekniğimizin anlatımında ve örneklenmesinde kullanılacaktır; ve şüphesiz mutasavver makam müziği seslerinin tahminen % 40 ‘ını ancak oluşturmaktadır. Sesler, doğal armoniklerden kurulu, mülayemet esas münaferet muhtemel öngörüsüne göre seçilmiştir. Bunun yanında bestekarlarımızın ses dağarcığına her hangi bir sınırlama getirilmesi asla söz konusu olamaz; yeter ki üretilen eser zihinlerde beğeni ve anlam bulsun, “hoş bir seda” kalıcı olsun.
Diğer taraftan, ses değerlerinin, hali hazırda kullanılan Arel-Ezgi-Uzdilek ses sisteminden bir ölçüde farklı olacağı aşikardır. Ancak bu farklılığın, adı geçen ses sisteminde, sistem dışı bırakılan sesler; ve dolayısı ile bir takım önemli makamlara verilen hasarın telafisi için, kaçınılmaz, hatta önlenemez olduğuda gerçektir. Bir şekilde Arel-Ezgi-Uzdilek ses sistemine alışmış olan musiki erbabının, itiraz ve şikayetlerini şimdiden hassasiyet ve samimiyetle karşılar; doğruların bulunarak gerçeğe yaklaşılması yolunda, her türlü emek ve çabayı seve seve sarfetmeye hazır olduğumu, bilvesile arz ederim.
Ses listesi:
Makam analizlerinde kullanılan ses isimleri; Yegah’a göre frekans oranları ve Sent değerleri:
Ses Adı
Kod
Oran
Sent
Ses Adı
Kod
Oran
Sent
YEGAH
Y
1/1
0
Beyati
b
512/243
1290.2251
Pest Beyati
b
256/243
90.2251
Hisar
h
32/15
1311.7312
Pest Hisar
h
16/15
111.1713
Hisarek
J
20/9
1382.4037
PestHisarek
J
10/9
182.4037
HÜSEYNİ
H
9/4
1403.9100
HüseyniAş.
H
9/8
203.9100
Acem
a
64/27
1494.1350
Acem Aş.
a
32/27
294.1350
Dik Acem
A
12/5
1515.6413
IRAK
I
5/4
386.3113
EVÇ
E
5/2
1585.3137
Geveşt
g
81/64
407.8200
Mahur
m
81/32
1607.8187
RAST
R
4/3
498.0450
GERDANİYE
G
8/3
1698.0450
Zirgüle
z
45/32
590.2237
Şehnaz
ş
45/16
1790.2237
Dik Zirgüle
Z
64/45
609.6180
Dik Şehnaz
Ş
128/45
1809.6180
DÜGAH
D
3/2
701.9550
MUHAYYER
M
3/1
1901,9550
Kürdi
k
128/81
792.1800
Sünbüle
L
250/81
1992.1800
Dik Kürdi
K
8/5
813.6863
Tiz Segah
S’
10/3
2084.3587
SEGAH
S
5/3
884.3587
Tiz Buselik
B’
27/8
2105.8650
Buselik
B
27/16
905.8650
Tiz Çargah
C’
32/9
2196.0900
ÇARGAH
C
16/9
996.0900
Tiz Dikçargah
Ç’
18/5
2217.5963
Dik Çargah
Ç
9/5
1017.5963
Tiz Neva
N’
2/1
2400.0000
HİCAZ
O
15/8
1088.2687
Saba(1)
w
19/10
1111.1993
Saba(2)
W
48/25
1129.3275
NEVA
N
2/1
1200.0000
Aynı koda sahip seslerden pest olanı kalın (bolt) olarak; tiz olanları ise sağ üstte kesme ile gösterilecek; henüz isim almamış sesler ise, Yegah kök frekansına oran olarak gösterilecektir 75/64, 27/25 gibi.
Doğal armoniklerden kurulu diziyi incelersek:
Yegah T Hüseyni t Irak s Rast T Dügah t Segah T Hicaz s Neva şeklindedir.
-
( H hüseyni aşiranı işaret etmektedir.)
Burada T = 9/8 ; t = 10/9 ; s = 16/15 doğal olarak belirlenmiştir.
Beri yandan Çargah; Zirgüle; Buselik; vb ara sesler ile pek çok farklı “aralık düzeni” elde etmek mümkündür. Çeşnilerimizi dörtlü; beşli: üçlü olsun, bu aralık düzenlerinden birine uyumlu hale getirebiliriz. Örneğin Rast dörtlüsünde aralık düzeni (T ) (t) (s) şeklindedir.
Bunu Yegaht’a Y (T) H (t) I (s) R şeklinde dizebiliriz; ancak aynı düzeni Rast’ta da dizebiliriz. R (T) D (t) S (s) C ikiside Rast dörtlüsüdür; ancak ikincisi bir dörtlü tiz sesler ile ifade edilmiştir. Arada dört seslik bir faz (safha) farkı vardır. Yani biz Rast dörtlüsünü Yegah’ta dizip, dört ses tiz ahenkten veya daha başkaca bir ahenkten icra edebiliriz. Doğa bize bunu bahşetmiştir! Makam müziğimizde 12 ahenk vardır.
Biraz daha detaya girersek örneğin: Hüseyni beşlisini hüseyni aşıranında dizelim:
H (t) I (s) R (T) D (T) B aynı düzeni dügah’ta da dizebiliriz
Şöyle ki: D (t) S (s) C (T) N (T) H aralık düzeni (t) (s) (T) (T) olmakla beraber Dügah’tan başlayan dizi daha kıdemli sesleri ihtiva etmektedir, mani yoksa tercih edilmelidir.
Faz farkı, makam müziğine dinamizm ve yetkinlik getirmektedir! Faz farkı, geçkiler, asma kararlar, seyir düzenlemesi gibi işlemlere olanak tanıyan, makamları renklendiren, onlara karakter kazandıran çok önemli bir olgudur. Doğal ses sistemlerinin içsel, özgün bir özelliğidir. Atalarımız bu özelliği çok iyi değerlendirmiş; makam müziği sanatını çok yüce değerlere ulaştırmışlardır.
Makam müziği ses sistematiği; kısaca anlatmak gerekirse, bir kök frekansa (yegah) bağlı doğal armonikler, ve bu armoniklerin yarattığı ses aralığı imkanlarıdır. Hammadde budur.
Her sanat dalında olduğu gibi, müzik sanatında da bilim ve teknoloji ön plandadır; ve kapsama alanı en az %95 ‘ tir. Geriye %1 uyum, en sona % 4 sanat keyfiyeti kalır. Keyfiyetin dozu kaçarsa, sanatın rengi, kokusu, sesi, tadı, tuşesi ve en önemlisi ruhu kaçar; fantezi olur! Bu nedenle değil mi, onca insan bir ömür uğraşır, didinir durur! Bu %4’ün hakkını verebilene ne mutlu! Diğer yandan, fark edilmemek, anlaşılamamak, unutulup gitmek de cabası.
Bir kök frekansa (Y) bağlı doğal armoniklerden kurulu ses sisteminde meydana gelen ses aralıkları, mevcut makam müziği teorisinde kullanılan, tanini (9 koma); büyük mücennep (8 koma); küçük mücennep (5 koma) aralık sistemi ile tam uyuşmaz; hele hele bu aralıklara göreceli olarak diyez-bemol sistemi ile elde edilen ses aralıkları ile daha da uyumsuz hale gelir, ve bu aralıkları veren ses frekansları doğal armonik frekanslarından iyice uzaklaşır ve kök frekanstan kopar ki bu bir gerçektir! Oysa zihnimiz, aralık hesaplarını doğal armoniklerden kurulu ses frekanslarına göre yapmaktadır; bu daha da acı bir gerçektir! Olan insan naturasına ve onun doğal sanat yetisine olmaktadır. İşi basitleştireceğiz diye, doğal ses sisteminin kolunu kanadını kırıp, uçamaz bir kuşa çevirmek, fazlaca keyfi bir eylem olmaktadır.
Atalarımızın, ses analizi ve testleri için, bizim bugün sahip olduğumuz bilimsel ve teknolojik imkanları yoktu. Makam müziğinin en iyi enstrümanı olan insan sesinin değerini çok iyi idrak etmişler; çok küçük yaşlarda, ehil ellerde başlayan bir “makam müziği ses sistemi eğitimi” ve buna bağlı “makam müziği sistematiği” eğitimi geliştirmişlerdi. Bu işi büyük bir ustalıkla organize etmişler, gerekli yatırımı da hiç esirgememişlerdi! Altı yüzden fazla makamı keşfetmişler, besteler yapmışlar, icra etmişler; her makamın tadını, kokusunu rengini, ruhunu fark edecek, özümseyecek bir kültür seviyesine ulaşmışlardı! Bu konuda, bizim bu günlerdeki halimizden, daha akılcı, modern, risk alabilen girişimci bir ruha sahip olduklarına imrenerek şahit oluyoruz.
Makam müziği ses sistemi ve aralık imkanlarına göre, mevcut çeşni ve makam dizilerini, değişik konumlarda (fazlarda) test edebilir; farklılık yaratan özelliklerini mercek altına alır; geçmişte musikişinaslar bu durumları nasıl algılamış; ne yapmış; neden öyle yapmış gibi soruların cevabını, makam müziği sistematiğine uygun, analitik bir dille ( IIIS nota yazım sistemi) yazar, irdeler; olanı biteni kalıcı şekilde tespit edebiliriz.
İlk önce çeşnileri ve makam dizilerini, doğal ses sistemindeki mevcut aralıklarda, “nominal aralıklarla” nasıl yazılabileceğini göreceğiz. Sonra nümerik işlemler ile uyum sağlayıp; ve daha sonra literatürdeki mevcut makam tarifleri ile, o bölgede (fazda) ne kadar fikir birliği sağlanmaktadır onu inceleyeceğiz. Neticede, basit, bileşik, şed, karar mekanizması, geçki, iç-içelik, guruplaşma vb gibi öğeleri, makam müziği sistematiğinde analitik olarak nasıl ifade edebileceğimizi göreceğiz.
Evvel emirde bir makam müziği nominal dizisini başkaca bir fazda nasıl yazacağımızı görelim:
Şimdi başka bir örnek, Hüseyni makamının, Hüseyni aşiranda yazalım:
Şimdi de makam dizilerini, nümerik olarak nasıl yazabilir; bir kök frekansa (Yegah) bağlı doğal armoniklere dayalı ses aralık sisteminde uyumlu bir faza yerleştirebiliriz onu görelim:
Aynı yöntemle saba makamını yazıp inceleyelim:
Devam edecek ./...